Çanakkale Zaferi’nin 100. yılı nedeniyle Çorum Müftülüğü tarafından organize edilen ‘Son Kale Çanakkale’ konulu konferans önceki akşam Devlet Tiyatro Salonu’nda gerçekleşti.
Duygulu anlar yaşandı
Diyanet İşleri Başkanlığı Samsun Aşıkkutlu Eğitim Merkezi Müdürü Dr. İhsan Şenocak’ın konuşmacı olarak yer aldığı konferansa Çorum halkı büyük ilgi gösterdi.
Çanakkale destanı konulu sinevizyon gösterisiyle devam eden programda şehit ve gaziler rahmet ve minnetle anıldı.
Savaşta şehit düşen kahramanların başından geçen hadiselerin dile getirildiği programda duygulu anlar yaşandı.
ÇANAKKALE, İMANIN ZAFERİ
Diyanet İşleri Başkanlığı Samsun Aşıkkutlu Eğitim Merkezi Müdürü Dr. İhsan Şenocak, “Çanakkale, bu milletin imanının zaferi” dedi.
Salona sığmayan mahşeri kalabalığa hitap eden İhsan Şenocak, konferansta geçmişten bugüne İslâm dünyasına yapılan saldırılara dikkat çekti.
“Dünyanın en güçlü orduları, Çanakkale’de Anadolu evlatlarının sahip olduğu iman karşısında mağlup oldu” diyen Şenocak, savaşı meydanda kaybedenlerin türlü hilelerle Müslümanların imanını hedef aldığını kaydetti.
Milli ve manevi değerlerin önemine işaret eden Dr. Şenocak, “Yaşanan ahlaki erozyon karşısında mukaddes emanete sahip çıkmalıyız” diye konuştu.
ONLAR GERÇEK KAHRAMANLARDI
Osmanlı Devleti’nin Çanakkale’de küresel eşkıyalara karşı büyük bir zafer kazandığını vurgulayan Şenocak, elde edilen başarıda ümmet bilincinin büyük payı olduğunu ifade etti.
“Onlar gerçek kahramandı” dediği Çanakkale şehitlerini dualarla anan Şenocak, kazanılan zaferin ardındaki manevi gücü anlattı.
Çanakkale ruhunun Bedir ve Uhud’daki şehadet ruhundan bağımsız anlaşılamayacağını dile getiren Şenocak, “Çanakkale kahramanları, Peygamber Efendimiz ve Sahâbe-i Kirâm efendilerimizin yolundan giden şehitlik sevdalısı insanlardı” dedi.
Anadolu’nun yiğit delikanlılarının düşmana karşı göğüslerini siper ettiğini kaydeden Şenocak, şöyle konuştu:
“Onlar umutluydular. Güya Sultan Abdülhamit Han gidince Çanakkale’yi geçecek İstanbul’a varacaklardı. Dünyanın en güçlü donanmasına sahiptiler. Donanma komutanı Londra’ya telgraf gönderdi. Birkaç haftaya kalmaz İstanbul’u ele geçiririz. Siz hazırlıklarınızı ona göre yapınız. Çok emindiler. Ayasofya’da çan çalacak, Sultan Fatih’in kabrine gidip, ‘işte biz Konstantin’in çocukları şu kadar zaman sonra senle hesaplaşmaya geldik’ diyecekler. Analarımızın, ninelerimizin çarşaflarına, başörtülerine ellerini uzatacaklardı. Ama Anadolu’nun bu milletin evlatları dedilerki, ‘denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa, değil mi ceddimizin sinesinde iman bir, sevinç bir, acı bir, gaye aynı, değil mi sinede bir bir vuran yürek yılmaz, cihan yıkılsa emin ol Çanakkale sarsılmaz.’ Biz o tarihin evladıyız. Onlar bütün güçleriyle gelseler Allah’ın izniyle İstanbul sarsılmadı sarsılmayacak. Bu millet Fatih’in, Yavuz’un, Abdülhamit Han’ın sesi ve nefesi olacak, mazlumlara çare olmaya devam edecek Allah’ın inayetiyle.
ÇANAKKALE’NİN VASİYETİNİ UNUTMAYALIM
Küresel eşkıyalara karşı eşsiz bir mücadele ortaya koyan ecdadımız, son kurşunlarına kadar savaşıp şehit düştüler. Sahip oldukları imanla, ‘Cihan yıkılsa, Çanakkale yıkılmaz’ dediler. Çanakkale’de ümmet, İslam’ın yenilmeyeceğini gösterdi.
Dünyanın en güçlü orduları, en güçlü silahlarıyla Çanakkale’yi saldırdılar. Anadolu’nun yiğit delikanlıları saldırılar karşısında göğüslerini siper ettiler. Anadolu’daki bu ruh ve imandan habersiz olan düşman büyük bir hezimete uğradı.
Dönmemek üzere Çanakkale’ye giden ve İslam’ın yenilmemesi için can veren şüheda geriye vasiyetlerini bıraktı. Peki biz onların mukaddes emanetini ne yaptık? Televizyonlar aracılığıyla evlerimizin içine giren yarışma programları kızlarımızı, ailelerimizi ne hale getirdi. Muhteşem Yüzyıl adı altında hepimize muhteşem rezaleti izlettiler. Sabetayistler, 100 yıl sonra tarihimize en büyük darbeyi vurdular. Kimse sanat adına benim tarihime sövme hakkını kendinde bulamaz. Ama millet ne yazık ki ecdadına sövenlere reyting rekorları kırdırdı. Unutmayalım ki Allah bunun hesabını soracak.
Anadolu’da bir diriliş ruhu var ama maneviyata yönelik ciddi bir saldırı da var ortada. Eğer biz değerlerimize sahip çıkmazsak üzülerek söylüyorum ki mağlup oluruz.
Çanakkale’de Türk, Kürt demeden herkes İslâm sancağı altında Peygamberinin davası için çarpıştı. Ümmet bilinciyle hareket eden bu milleti daha sonra böldüler ve birbirine düşürdüler. Unutmayalım ki bizler Osmanlı’nın ruhunu temsil ediyoruz ve İslâm dünyasının ümidi olmalıyız. O zaman Doğu Türkistan’da, Arakan’da ağlayan, feryat eden anaların gözyaşlarını dindirmek için çalışmalıyız. Aileler, evlatlarına dinini ve peygamberini en iyi şekilde anlatmalı.
Allah rasulünün davasına inananlar dünyaya meydan okur. Bu doğrultuda küresel katillere karşı insanlığın mücadelesini başlatmalıyız. Yolumuz ve ufkumuz açık olsun.”